Economic Update

Published 31 Mar 2015

Türkçe

Rising demand for fuel and oil derivatives, combined with an expanding petrochemicals sector, is driving growth in Turkey’s refining industry, with competition set to heat up over the next few years for the increasingly lucrative market.

In March, Turkey’s sole oil and petroleum products refiner Tüpraş posted a net profit for 2014 of TL1.46bn (€525m), a 22% increase over 2013, even as total sales fell 3% to TL39.7bn (€14.3bn). The results are in line with refineries across Europe, which are benefitting from better margins due to low oil prices.

Fourth-quarter jump

Tüpraş, a subsidiary of Turkey’s largest industrial group Koç Holdings, echoed sentiment in the sector by attributing the profit jump partly to lower input costs – particularly in the fourth quarter when higher refining margins led to an 87% jump in profit. A 15% drop in the currency partially offset the decline in sales volumes, which were down because of increased production by refineries taking advantage of the low cost of crude oil, the firm said.

The refiner’s 2014 results would have looked even stronger but for a TL55m (€19.8m) fine levied by Turkey’s Competition Board for an alleged shortfall in tax payments, a penalty Tüpraş is appealing. Production capacity was well down for the year, with utilisation at the company’s four refineries at 72% and total processed volumes down 1.1% year-on-year (y-o-y) at 21.05m tonnes.

However, Tüpraş is planning to ramp up production to 27.5m tonnes this year, representing 95% of installed capacity, with a $2.7bn upgrade to the residuum unit at its Izmit refinery, which is now open but not expected to start production until the end of the first quarter. The project will enable the facility to process heavier and higher sulphur content crude oil. The increased investments at the Izmit facility – in the sea of Marmara – will also allow Tüpraş to double diesel output to 11m tonnes annually, while also seeing up to a 30% increase in jet fuel and gasoline.

This bodes well for the outlook of the Turkish refiner. According to Jonathan Leitch, refining and oil products analyst at Wood Mackenzie, many factors are driving higher margins across the sector. “It’s a misconception to think it’s just to do with lower crude prices. Even as oil has rebounded recently, margins have just got stronger,” he said. Complex refineries able to process heavier crudes with greater sulphur content are securing better margins.

The increased output for Tüpraş is also forecast to shave TL2.5bn (€898m) off Turkey’s import bill annually. Currently, Turkey relies nearly entirely on imports to meet its diesel needs, as demand continues to rise due to increasing vehicle sales and a shift towards diesel-consuming cars. The refiner has previously estimated that by 2020 diesel demand is expected to rise to 18m tonnes, from an estimated 15.8m tonnes in 2015 and 14m tonnes in 2010. Tüpraş’s plan to boost diesel output at the expense of standard fuel will help shift this balance in Turkey’s favour.

New player

Domestic production of diesel is also likely to step up with a new player, the State Oil Company of Azerbaijan Republic (SOCAR), arriving in the market, introducing competition in a field long dominated by Tüpraş.

SOCAR is on track to build the STAR refinery, a $5.7bn project near Izmir on the Aegean coast that is expected to begin operations in late 2017. The refinery, the first new processing facility to launch in Turkey since 1972, will focus on high-end fuels such as diesel and aviation fuel, along with feedstock for the petrochemical sector. The new plant will have an annual capacity of 10m tonnes, with almost 6m tonnes of output being low-sulphur diesel and a further 1.6m tonnes likely devoted to naphtha production, to be used by petrochemicals firm Petkim, in which SOCAR has a stake.

SOCAR may enjoy a cost advantage over Tüpraş as the Azeri company will be its own supplier of raw materials, importing oil from fields in Azerbaijan via pipelines. The direct processing of feedstock for local petrochemicals firms such as Petkim is also expected to drive down materials costs for producers, which estimates that a purchase agreement with the STAR refinery will cut its raw material costs by $30 per tonne.

Diversification to strengthen sector

Diversification within Turkey’s refining capacity will also help protect the sector against disruptions to production caused by natural disasters, such as the Izmit earthquake of August 1999.

The quake, which recorded a magnitude of 7.6 on the Richter scale, had its epicentre in the Izmit region in the northwest of the country, close to the location of the main Tüpraş refinery and Turkey’s heavy industry. The resulting damage from the quake and subsequent fires – estimated to have cost $350m in total according to an OECD report – halted production for months, with the then state-owned plant only returning to full capacity a year later.

In the aftermath of the quake, Turkey had to rely on imports of processed oil products, adding to the cost of economic recovery. According to a report by the OECD, the loss of production capacity at the Izmit refinery was a major contributor to the sharp fall in GDP in 1999.

 

 

Türkiye’nin rafinaj işleme kapasitesi

In English

Genişleyen petrokimya sektörü ile birlikte yakıt ve petrol türevleri için artan talep, Türkiye’nin arıtım endüstrisini büyütmekte ve giderek daha kazançlı hale gelen bu pazarda önümüzdeki birkaç yıl içinde rekabetin ısınmasını öngörmektedir.

Mart ayında, Türkiye’nin petrol ve petrol ürünleri rafinerisi olan Tüpraş, satışları %3 düşüşle 39,7 milyar TL’ye gerilemiş olsa da 2013’e göre %22 artışla 2014 yılında 1,46 milyar TL net kar elde ettiğini açıkladı. Düşük petrol fiyatları sayesinde daha iyi marjlar yakalayan Avrupa’daki diğer rafineriler de benzer sonuçlar açıklamıştır.

Dördüncü çeyrekte sıçrama

Türkiye’nin en büyük sanayi grubu Koç Holding’in bir iştiraki olan Tüpraş, özellikle yüksek arıtma oranlarının %87’lik bir kar sıçramasına yol açtığı dördüncü çeyrekte görülen karlılığı, düşük girdi maliyetlerine atfederek sektördeki benzer düşünceleri dile getirdi. Tüpraş’a göre aynı zamanda Türk Lirası’nın %15 değer kaybetmesi, düşük ham petrol fiyatlarından faydalanarak üretimi artıran rafineriler yüzünden azalan satış hacminin kısmen dengelenmesine yardımcı olmuştur.

Vergi ziyaı iddiasıyla Rekabet Kurumu tarafından 55 milyon TL cezaya çarptırılan Tüpraş’ın 2014 rakamları, bu ceza olmasaydı çok daha güçlü bir tablo çizebilirdi. Şirketin dört rafinerisindeki %72’lik kullanım oranıyla üretim kapasitesi yıl boyunca oldukça düşüktü. Toplam işleme hacmi de yıllık bazda %1,1 düşerek 21,05 milyon tonda kaldı.

Ancak bu yıl Tüpraş, kurulu kapasitesinin %95’ini kullanarak üretimi 27,5 milyon tona çıkarmayı planlamaktadır. İzmit’teki rafinerisinde, yeni açılan ancak ilk çeyreğin sonuna dek üretime başlaması beklenmeyen dönüşüm birimine 2,7 milyar dolarlık yatırım yapmıştır. Bu proje, tesisin daha ağır ve yüksek sülfür içeren ham petrol işlemesini sağlayacaktır. Marmara denizindeki İzmit tesisine yapılan artan yatırımlar ayrıca Tüpraş’ın yıllık motorin üretimini 11 milyon ton ile iki katına çıkarmasına, jet yakıtı ve benzinde de %30 artış yakalamasına izin verecektir.

Bu durum, rafinerinin geleceği için iyiye işarettir. Wood Mackenzie’nin rafinaj ve petrol ürünleri analisti Jonathan Leitch’e göre sektörde marjları yükselten birçok faktör bulunmaktadır. Leitch, “Bu durumun sadece düşük ham petrol fiyatlarından kaynaklandığını düşünmek yanlış olacaktır. Petrol fiyatları son dönemde artmış olduğu halde marjlar daha da yükseldi.” demektedir. Yüksek oranda sülfür taşıyan daha ağır ham petrolü arıtabilen kompleks rafineriler daha iyi marjlara sahip olabilmektedir.

Tüpraş’ın artan üretiminin aynı zamanda Türkiye’nin ithalat faturasını da 2,5 milyar TL düşürmesi beklenmektedir. Şu anda Türkiye motorin ihtiyaçlarını karşılamak için neredeyse tamamen ithalata bağımlıdır. Artan araç satışları ve dizel araçların daha fazla tercih edilmesi dolayısıyla motorin talebi de giderek artmaktadır. Rafineri, 2010 yılında 14 milyon ton ve 2015 yılında 15,8 milyon ton olan motorin talebinin 2020 yılına gelindiğinde 18 milyon tona çıkmasının beklendiğini daha önce tahmin etmişti. Tüpraş’ın standart yakıtın karşısında motorin üretimini artırma planı, dengeleri Türkiye’nin lehine çevirecektir.

Piyasada yeni oyuncu

Yurtiçi motorin üretimi, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi (SOCAR)’nin yeni bir oyuncu olarak piyasaya katılması ve uzun zamandır Tüpraş’ın hakim olduğu bu alana rekabet getirmesiyle de artabilir.

SOCAR, Ege bölgesinde 5,7 milyar dolarlık bir proje olan STAR rafinerisini inşa etmektedir. İzmir’deki rafinerinin 2017 yılının sonunda faaliyete geçmesi beklenmektedir. Türkiye’de 1972 yılından beri açılan ilk yeni işleme tesisi olacak olan rafineri, motorin ve jet yakıtı gibi önemli yakıtların yanı sıra petrokimya sektörü için hammadde üretimine odaklanacaktır. Yeni tesis 10 milyon ton yıllık üretim kapasitesine sahip olacak. Bunun yaklaşık 6 milyon tonunun düşük sülfürlü motorin ve 1,6 milyon tonunun ise SOCAR’ın hisse sahibi olduğu Petkim tarafından kullanılacak nafta üretimi olması beklenmektedir.

SOCAR, Tüpraş’a kıyasla maliyet üstünlüğüne de sahip olabilir. Boru hatlarıyla Azerbaycan’dan petrol ithalatı yapacak Azeri şirket kendi hammaddesini kendisi tedarik edecek. Petkim gibi yerli petrokimya şirketleri için doğrudan hammadde işlenecek olmasının üreticiler için malzeme maliyetini de düşürmesi beklenmektedir. STAR rafinerisi ile yapacağı bir satış anlaşması Petkim’in hammadde maliyetlerini ton başına 30 dolar düşürebilir.

Sektörün güçlendirilmesi için çeşitlendirme

Türkiye’nin rafinaj kapasitesinin çeşitlendirmesi, Ağustos 1999 İzmit depremi gibi doğal afetlerden kaynaklanan üretim kesintilerine karşı sektörün korunmasına da yardımcı olacaktır.

Richter ölçeğine göre 7,6 şiddetindeki ’99 depreminin merkez üssü, Tüpraş’ın ana rafinerisinin ve ülkenin ağır sanayisinin de bulunduğu kuzeybatıdaki İzmit iliydi. Depremin ve ardından çıkan yangınların doğurduğu zarar (OECD raporuna göre toplam 350 milyon dolar) üretimi aylarca kesintiye uğrattı. O dönemde devlet elinde olan tesis, tam kapasitesine ancak bir yıl sonra dönebildi.

Depremin ardından Türkiye’nin işlenmiş petrol ürünlerinin ithalatına bağlı hale gelmesi ekonomik iyileşme sürecine de zarar verdi. OECD raporuna göre İzmit rafinerisindeki üretim kapasitesi kaybı, 1999 yılındaki GSYH’de görülen keskin düşüşün önemli sebeplerinden biriydi.